Gedik Filarmoni Orkestrası

Gedik Filarmoni Orkestrası, Mart ayı konserinde yine bir ilk seslendiriş, bir klasik senfoni ve bir 20’nci yüzyıl şaheserini bir araya getiriyor.

“Caz Çağı” diye anılan 1920’lerde birçok besteci bu yeni müzikten esinlenmiş ve heyecanlarını eserlerine yansıtmışlardı. Darius Milhaud, Amerika dışında Caz modasının en yoğun yaşandığı Paris’te, “İsveç Balesi” adlı topluluk için “Dünyanın Yaradılışı” adlı, benzeri o güne kadar duyulmamış bir müzik yaratmıştı. Picasso ve Matisse’in Afrika maskelerine duydukları merakın belki de müzikteki karşılığı olan bu eser, alışılagelmiş orkestrasyon kavramlarını hiçe sayan, ama caz dilini bir yandan da klasik formlarla birleştirmeyi başaran tuhaf ama harikulade bir eser.

Gedik Filarmoni Orkestrası ve Anadolu Nefesli Beşlisi’nin flüt sanatçısı, Cem Önertürk yeni müziğe en samimi şekilde gönül vermiş, sınır tanımayan bir virtüoz. Genç besteci Mehmet Özkan’ın bu konser için bestelediği Flüt Konçertosu, onun nefesiyle hayata geçiyor.

Mozart’ın son üç senfonisini yeniden düşündüğümüz konser dizimizde bu mucizelerin en bilinen, ama en esrarengiz olanına, 40’ncı Senfoni’ye sıra geldi. Bu senfoni için karanlık ile aydınlığın birbirlerini şaşırtıcı şekilde tamamladıkları en önemli eser desek abartmış olmayız. Son üç senfoni gibi, neden bestelendiği ve bestecinin yaşamı boyunca çalındığına dair bir kanıt olmayan, buğulu ve esrarengiz girişi ve barok çağa saygı niteliğindeki füg bölümüyle “Adagio ve Füg” programı tamamlıyor.

Aydınlanma’dan Caz Çağı üzerinden günümüze uzanan bir müzik yolculuğuna bekliyoruz.

29 Mart’ta Kadıköy Belediyesi Süreyya Opera Sahnesi’nde görüşmek üzere.