Gedik Filarmoni Orkestrası tarafından sipariş edilmiş eserler, “Caz Çağı”ndan başyapıtlar ve Mozart’ın son senfonileri temalarımızı kapsayan üç konserin sonuncusuyla Süreyya Operası’ndaki sezonumuzu kapatıyoruz.
1788 yılında, bildiğimiz kadarıyla ortada hiçbir sipariş veya çalınma ihtimali yokken Mozart’ın bir çırpıda yazdığı son üç senfoni bizi yaratıcılıklarıyla hala hayret içinde bırakıyor. Son senfonisine ölümünden sonra “Jüpiter” isminin yakıştırılması şüphesiz ancak “tanrılardan” gelebilecek bir müzik olmasıyla ilgili. Mozart burada yalnız kendi sanatının değil, müzik tarihinin de bir özümsemesini yapıyor. “Müzikte ancak bu kadarı yapılabilir” dercesine. Woody Allen, “Manhattan” filminde hayatta kalmaya değecek şeyleri sıralarken “Jüpiter Senfonisi’nin yavaş bölümü” de listesindedir.
Amerikan müzikal kimliğini kendi başına ortaya koyan ve tanımlayan bir besteci varsa, kesinlikle Aaron Copland. Gencecik yaşta bir bestecinin hem Paris’te gördüğü akademik eğitimi ve Caz Çağı’nın enerjisini yansıtan “Tiyatro için Müzik” aslında belli bir sahneyi değil, hayalimizdeki “Tiyatro”yu canlandırıyor.
Yeni kuşaktan en ilgiyle izlediğimiz bestecilerden Yunus Gencer, grup şefimiz Kıvanç Fındıklı için bir klarnet konçertosu yarattı. Bir müziğin, mürekkebinden sıyrılıp İlk defa ses bürünmesi her defasında bize büyük heyecan yaşatan bir olay.
10 Mayıs Kadıköy Belediyesi Süreyya Opera Sahnesi’nde görüşmek üzere.